Saraybosna ve Baş Çarşı

20 Mayıs 2015 · Zehra Arslan

Saraybosna’ya ulaşmak düşündüğünüzden çok daha kolay. Uçaktan inip şehrin içine girince kendinizi sanki daha önce buradaymışsınız gibi hissedeceksiniz. Şehrin en önemli buluşma merkezlerinden biri olan Baş Çarşı tam bir Osmanlı çarşısı. Burada adeta zaman durmuş, her şey Osmanlı döneminde olduğu gibi. Dar sokaklar, küçük dükkanlar, dükkanların bir çoğunun kapıları hala orijinal. Bu küçük dükkanların bazıları hediyelik eşya, bazıları da yiyecek satıyor.

Mostar‘da olduğu gibi burada da “Cevapcici” (pide içinde köfte) ve Bosna’da söylendiği adıyla, “Bürek” yiyebilirsiniz. Yemek sonrası tatlı isterseniz Türkiye’dekinin iki katı büyüklükte bir baklava gelecek. Gaziantep’tekiler ne kadar fıstıklıysa; buradakiler de o kadar cevizli ve fındıklı baklavalar. Tatlının yanında Bosna’da vazgeçilmez olan Türk Kahvesi. Türkiye’de günde bir kaç bardak çay içtiğimiz gibi burada da alışkanlık günde 4-5 fincan kahve içmek. Osmanlı bunu bize miras bırakıp gitti diyorlar.

Saraybosna-azgezmis.com

Alışkanlığım olmadan direkt yemek anlatmakla başladım; oysa ki çok şey var Saraybosna’da anlatılacak. Önemli bir köşe başı var mesela bu şehirde. Birinci Dünya Savaşının çıkmasına neden olan Avusturya-Macaristan Arşidük’ü Franz Ferdinand’ın öldürüldüğü yer bugün müze olarak duruyor. Bu köşe başındaki binanın hemen karşısında Latin Köprüsü yer alıyor. Köprü ateşin açıldığı köprü olduğu için bir hayli üne sahip olmuş. Bu savaşı geride bırakalım diyeceğim; ama Saraybosna’nın yakın tarihinde bir başka yürek burkan savaş var.

Hepimizin gözü önünde gerçekleşen bu savaş 1992 yılında başlayıp 1995 yılında sona erdi. Bugün birbirlerini öldürmeye çalışan Sırp ve Müslümanlar bir arada yaşıyorlar. Saraybosna’da savaşın izlerini görmemek mümkün değil. Her yanda mezarlıklar var ve burada yatanların yaşları çoğunlukla 17 ile 30 arasında. Bosna’lılar bir devrin erkeklerinin büyük çoğunluğunu kaybetmişler.

Saraybosna-azgezmis.com

Savaş döneminde Avrupa’dan insan öldürmek isteyenler hafta sonları gelip tepelerde mevzilenen Sırplar ile birlikte bir kaç kişiyi öldürüp Pazartesi günü mesailerine geri dönüyorlarmış. Bizimle birlikte olan Bosna’lı arkadaşımız içlerinde bir profesörün olduğunu bile biliyoruz dedi. O dönemde şehrin bazı bölgelerinde “köşede keskin nişancı var sakın buradan geçme” gibi uyarılar yer alıyormuş. Yoldan geçen herhangi birini hedef alıp insanların öldürüldüğü anlatıldı. İnsan böylesi hikayelere inanmak istemiyor.

Saraybosna tamamen sarıldığında ise şehre yiyecek ve yardım gelmez olmuş. Bir kurtuluş yolu olarak Bosna’lılar “Umut Tünel’i” adını verdikleri tüneli kazmaya karar vermişler. Sırplar tüm kenti kuşatmış durumdalarmış ancak “Birleşmiş Milletler’in” koruması altında olan havalimanı ile şehrin belli bir bölümü arasında kalan bölgede bir tünel kazarak, buradan yardım uçakları ile gelen erzakları şehre taşımışlar ve böylece halk ayakta kalabilmiş. Bu tünelden Sırplar haberdar olmuşlar elbet ancak BM kontrolünde bir yerde kaldığı için hiç bir müdahelede bulunamamışlar. Bugün bu ev müze haline getirilmiş.

Umut Tüneli’nin sadece 50-60 metrelik bölümü açık bırakılmış güvenlik amacı ile tünelin büyük bir kısmı yeniden toprak doldurulup kapatılmış. Ancak nasıl bir yer olduğunu görmek isterseniz tünele girmeden önce o günlerde çekilmiş bir video izleyebilirsiniz. Bu videoda iliklerinize kadar savaşın soğukluğunu hissediyorsunuz. Bilin bakalım bu tüneli en çok kimler ziyaret edip görüyormuş, tabi ki biz Türkler.

Bosna.azgezmis.com

Baş Çarşı’nın orta yerinde Osmanlı yapımı bir sebil yer alıyor. Sebil, Baş Çarşı ile özdeşleşip simge ve buluşma mekanı olmuş durumda. Biz de orada tanıştığımız fotoğrafçı arkadaşımız ile sebilin önünde buluştuk. Sebilin bir kaç metre ilerisinde Baş Çarşı Camisi yer alıyor. Çarşının sonuna doğru ise Bursa Bedesteni’ni göreceksiniz. 1500’lü yıllarda Rüstem Paşa tarafından inşa edilen bu bedesten Osmanlı mallarının sergilenip satılması için yapılmış. Bugün ise yapının içinde hediyelik eşya satan dükkanlar yer alıyor.

Bascarsi-azgezmis.com

Baş Çarşı’daki sebile arkanızı dönüp hemen önündeki yoldan karşıya geçin ve yokuş yukarı ilerlemeye başlayın. Burada bakırcıları ve antikacıları göreceksiniz, bir kaç tane de güzel  nostaljik kahve dükkanı var. Burası kısa bir yol ve yokuşu çıkmaya devam ederseniz karşınıza büyük bir mezarlık çıkacak. Bunun da yukarısında şehri tepeden göreceğiniz ancak 15 dakika yokuş çıkmanızı gerektirecek bir seyir terası var. Buraya akşam güneşi batmaya yakın çıkıp şehri fotoğraflamanızı öneririm.

Bu kısmı gezdikten sonra tekrar Baş Çarşı’ya inip bu sefer çarşıyı boydan boya geçip diğer tarafına çıkmanız durumunda “Sonsuz Alev Anıtına” ulaşacaksınız. Burada yanan ateş hiç sönmüyor, II. Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden tüm asker ve sivilleri anmak için yapılmış bir anıt.

Sonsuz alev anıtının yan sokağında ve onun bir paralelinde oldukça güzel kafeler var. Bizim için en ilginç olanı Zlatna Ribica adlı mekan oldu. Türkçe karşılığı Altın Balık anlamına geliyor. Burası Bosna’da göreceğiniz en ilginç kafe, içeri girdiğiniz andan itibaren başka bir dünyada buluyorsunuz kendinizi her yer antika dolu. Mutlaka tuvaletine gitmeniz gerek kullanmayacak olsanız da kapısını açıp içeriye şöyle bir göz atın. Görüp göreceğiniz en ilginç tuvaletlerden biri.

Saraybosna-azgezmis.com

Bosna-Hersek kütüphanesi şehirdeki görülesi bir başka güzel yapı ancak 1992’de başlayan savaşta yakılan kütüphane ağır hasar görmüş. İçindeki bütün kitaplar önce yırtılmış sonra da ateşe verilmiş. Orada yaşayanlar kütüphanede eşi bir daha bulunamayacak el yazması kitapların olduğunu söylüyorlar. Şehirde günlerce yanan kitapların kokusu ortalığı sarmış. Bugün yapı tamir edilmiş ve kullanıma açılmış içeri girdiğimizde alt katının postane olduğunu gördük. Üst katlarına çıkmadık; hala kütüphane mi bilmiyorum. İçeri girişte para ödemeniz gerekiyor. Sanırım 2 Mark ödeniyor. Bosna’da para birimi “Bosna Markı”. Kısaltılmış adı “BAM” 2015 yılında 1 BAM değeri 0,51 Euro kadardı.

Sarybosna-azgezmis.com

Bugün kütüphane olan bu binanın yerinde eskiden iki katlı bir ev bulunuyormuş. Bosna’nın, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yönetimi döneminde büyük ve gösterişli bir belediye binası yapmak istemişler. Ancak bu arazi üzerindeki evin sahibi olan boşnak buna izin vermemiş ve bu konuda uzun bir süre direnmiş. En sonunda bir şartla araziden çıkmayı kabul etmiş. Oturduğu evin aynısını sokağın karşısına ve tam da Miljacka Nehri’nin kenarına tüm malzemelerini tek tek taşıyarak yeniden yapmaları kaydı ile burayı boşaltacağını söylemiş. Bu isteği kabul edilmiş ve tüm malzemeler tek tek sökülerek nehrin karşısına taşınmış, ev eski hali ile yeniden inşa edilmiş, bugün bu ev nehrin kenarında hala duruyor. İyiki yıkılmamış oldukça da estetik bir ev. Bu kadar inat sonrasında evin adı “İnat Kuca” yani İnat Evi olmuş. Bugün bu güzel ev lokanta olarak hizmet veriyor. Şehrin eski yerleşim yerinde bulunan Saraybosna Katedrali şehrin en büyüğü; ancak yoğun kar yağışına denk geldiğimiz için bizim görme fırsatımız olmadı.  Şehrin eski kısmında da çok gezebildiğimizi söyleyemeyeceğim, havalimanına giderken bile uçağımız kalkacak mı diye endişe içinde gittik.

Saraybosna-azgezmis.com

İstanbul’dan THY ve Pegasus Saraybosna’ya uçuyorlar. Saraybosna havalimanından şehre inmek için otobüsleri kullanabilirsiniz. Şehir ile havalimanı arası sadece 6 km mesafede. Otobüsü kaçırırsanız bizim yaptığımız gibi 10 Euro vererek taksi ile şehre ulaşmanız mümkün. Havalimanındaki polisler genelde Sırp ve Türklere çok iyi davrandıklarını söyleyemem. Bu konuda dikkatli olmanız iyi olur.

Bunun dışında şehirde kendinizi oldukça güvenli hissedeceksiniz. Bosna rahatça gidebileceğiniz gezebileceğiniz bir yer; ancak tek sorun var o da aadece Mostar ile Saraybosna arasında araç bulabilecek olup, diğer yerlere taksi ile veya araç kiralayarak gidebilecek olmanız. Gitmeden önce bunu organize etmenizde fayda var. Görmek istediğiniz bazı yerleri araç sıkıntısı nedeni ile görememe ihtimaliniz olabilir.

Saraybosna ve Baş Çarşı

Saraybosna’ya ulaşmak düşündüğünüzden çok daha kolay. Uçaktan inip şehrin içine girince kendinizi sanki daha önce buradaymışsınız…

azgezmis.com

Yorumunuz?