Safranbolu

27 Şubat 2011 · Zehra Arslan

Bozulmadan kalan nadir yerlerden biri herhalde Safranbolu. Buradaki görüntüleri görünce sanki hala herşeyin yıllar öncesinde olduğu  gibi kalmışlığı hissine kapılıyorum. Evlerin tamamı neredeyse ahşap ve sokaklar arnavut kaldırımı, tabelalarda eskiden olduğu gibi demirciler, bakırcılar çarşısı yazıyor.

Demircilerin bulunduğu çarşının içinde küçük bir çayhane görüp içeri giriyorum. Buradaki yaşlılar meydandaki bu çayhanenin neden tam ortaya yerleştirildiğini anlatıyorlar. Çayhane ilk yapıldığı yıllarda buradaki tüm esnafın verdiği paralar ile dönen bir yermiş. Konumu itibarı ile tüm dükkanları görür şekilde yapılmış. Burada oturup çay içen esnaf kimin dükkanına müşteri girdiğini görüp ona göre hareket edebiliyormuş. Bugün burası esnafların giderlerini ortaklaşa ödedikleri bir yer olmaktan cıkmış bir şahıs tarafından işletilen bir çayevi olmuş.

Bu ince düşünce üzerinde kafa patlatırken eski evlerin önünde başka bir şey daha öğreniyorum. Osmanlı zamanında inşaa edilen evlerin sokak köşelerine bakan kısımları pahlı yapılırmış, bunun nedeni o dönemde buradan atları ile geçen köylülerin atlarının üzerine koydukları yüklerin evlerin köşelerine çarpmasını engellemekmiş. Evlerin dış kısımlarında zaman zaman çeşmeler gözüme çarpıyor. Bu çeşmelerin aynısı evin iç avlusunda da yer alırmış. Dışarıya konma sebebi sokakdan geçenlerin de bu çeşmeden evdekiler kadar faydalanmasını sağlamakmış. Bu kadar ince düşünen atalarımızın olması ve bizimde hala bu topraklarda yaşıyor olmamız bir kere daha mutluluk veriyor. Tarihin içindeki bu güzel açıkhava müzesinde yürürken arastaya giriyoruz.

Arasta, eskiden bolca yapılan yemeni dediğimiz ayakkabı imalatçılarının toplandığı bir çarşı. Ancak bugün malesef bu çarşıda bir tane yemeni ustası var. O yıllarda bütün yemeciler birbirine ticarette yardımcı olurmuş. Bu amaçla bir kaç kişiden oluşan bir heyet kurmuşlar. Bu heyet bir çok konuda karar verme yetkisine sahipmiş bunlardan biri de kusurlu mallarmış. Bir usta kusurlu olan bir malı değiştirmezse bir hafta boyunca o yemeni ustanın dükkanının üstüne asılırmış. Bunu görenler anlamını bildikleri için bir hafta o dükkandan hiç alışveriş yapmazlarmış. İşte pabucu dama atılmak deyimi buradan çıkmış. Bugün arasta çarşısında eskisi gibi imalat olmasa da hala sıcak görüntüsünü koruyor.

Arasta’nın hemen üst sokağında eski hamamı göreceksiniz. Hamam 1975 yılından beri işlemiyor ancak gezip fotoğraf çekmek için ideal bir mekan. Yukarıdan süzülerek gelen ışıklar muthiş fotografik görüntüler oluşturuyor. Safranbolu’ya gelince lokum yemeden dönülmez. Bunun için İmren Lokumları en iyi adreslerden biri. Kapıdan içeri girdiğinizde sizi güler yüzlü bir ekip karşılıyor. Safranbolu’nun ve lokumun kısaca tarihini anlatıp, size çeşitli ikramlarda bulunuyorlar.

Meydanda göreceğiniz golf arabaları ile yarım saatlik, bir saatlik veya doksan dakikalık turlar yapabilirsiniz. Eski yaşantıları göstermek adına bazı evler müze eve dönüştürülmüş. Bunlardan ilk aklıma geleni Mümtazlar Konağı. Safranbolu’da bunca gezip dolaştıkdan sonra acıkmış olmalısınız. Yöreye özgü Safranbolu Bükmesi’ni deneyebilirsiniz. Meydandaki Kadıoğlu Restaurant bunu deneyebileceğiniz yerlerden biri. Üstüne birde kahve içmek isterseniz Safranbolu’nun girişindeki Asmazlar Konağını tavsiye ederim. Ortasında bulunan kocaman havuzdan akan su sesleri ve eski müzikler eşliğinde kahvenizi içebilirsiniz. Bu konağın havuzu Safranbolu’nun su dağıtımda önemli rol oynamış. Vakti zamanında bu havuzun musluklarından Safranbolu’nun tüm çeşmelerine eşit ölçüde su dağıtılırmış. Şimdi ise havuzun su sesi ile müziğin sesi Safranbolu’ya gitmeden birbirine karışıyor.

Safranbolu’ya 11 km mesafede Yörük Köyünü görmeden dönmek olmaz. Ancak köy yolu üzerinde tüm Safranbolu’yu tepeden göreceğiniz Hıdırlık Tepesinden bir kaç kare fotoğraf almadan ve sadece Safranbolu’da üretilen gazozu içmeden dönmek de olmaz. Yörük Köyü oldukca güzel bir yer ama bir çok kişi çalışmak için köyü terk edip gitmiş. Birçok evin kapısı kapılı bazılarında ise bağlanmış ipler var. Evlerin kapılarında bağlı olan ipler düğümsüz ise anlamı evdeyim ipi çekip içeri gelebilirsin demekmiş. Tek düğüm varsa yakındayım hemen döneceğim, düğüm büyükse uzaktayım demekmiş. Ancak bugün çoğu evin kapısında büyük kilitler asılı, belliki evlerinden çok uzaktalar. Burada Sipahioğlu Konağını gezebilirsiniz. Konağın odalarından birinde bulunan parlak küreden tüm odanın hatta Yörük Köyünün bir kısmını fotoğraflamanız mümkün. Yörük Köy Sofrasında birşeyler yedikden sonra kahveye uğrayın çay içmeseniz bile köyün yaşlılarını fotoğraflamak için uğrayın.

Yazıköy, Safranbolu’ya yakın gezebiliceğiniz bir başka köy. Yazıköyün tam bir birlik içinde yaşadığını söyleyebilirim buna bizzat şahit oldum. Köye ilk geldiğimde bir düğün vardı ve herkes sokaklarda bu güzel olayı birlikte kutluyordu. Ancak sonradan gittiğimde ise bir cenaze vardı ve sokaklar bomboşdu. Herkes camide mevlüte katılmışdı. İşte bu köy iyi günde kötü günde birlikte olan Safranbolu’nun küçük bir modeli. Tıpkı Safranbolu’da olduğu gibi burada da oldukça güzel korunmuş yapılar ve genelekleri eskisi gibi yaşatmaya devam eden köylüler var. Köylüler fotoğrafa oldukça sıcak bakıyor. Gittiğinizde cenaze yoksa bir çoğunu sokakda görüp fotoğraflayabilirisiniz.

Sıradaki mekan fotoğrafçılar için ilginç olacağını düşündüğüm Safranbolu’ya 6-7 km mesafedeki İncekaya su kemeri. Buraya gelirken yanınıza renkli fularlar getirmenizde fayda var. Yükseklik korkunuz yoksa kemerin üzerine çıkıp güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Su kemerinin üzerinden karşı tarafa geçebilirisiniz. Kemerin altındaki Tokatlı Deresi ve kanyonda görülmeye değer. Görülmesi gereken bir başka yer de Safranbolu’ya araç ile yaklaşık yirmi dakikalık mesafede olna Mencilis Mağarası. Araçla oldukça yakınına kadar geleceğiniz bu mağara için sonrasında fazla değil bir kaç yüz metre yürümeniz gerekiyor. Yaklaşık 6042 metrelik mağaranın şimdilik 400 metresi ziyarete açık. Ancak bu kısa mesafede çok güzel zaman zaman üstleri parlayan sarkıtlar göreceksiniz. Bu güzelliğin dışında tavanda asılı duran bir çok yarasa, benim gibi ilk defa görenler için ilginç olabilir. Yarasaları Oldukça yakından görüp fotoğraflarını çekme şansı yakalayacaksınız. Mencilis Mağarası birbirine bağlı 3 kattan oluşuyor. Altında ise bir yer altı nehri yer alıyor. Mağaranın nefes darlığı, astım ve bronşit hastalıklarına iyi geldiği söylenmekte.

Safranbolu’da konaklamak için bir çok seçenek var. Bunların tamamı eski konaklardan oluşuyor. Safranbolu çarşısının hemen içine açılan Turgut Reis Konağını tavsiye edebilirim. Yada Safranbolu içinde bir kac konakdan oluşan Kadıoğlu Konakları hem konaklama hemde yemek için çekici olabilir. Biraz daha doğanın içinde olmak ve bülbül sesleri ile uyanmak isterseniz Gökçüoğlu Konağı tam size göre derim. Benim anlatmadığım yerleri görmek için bu güzel mekana en kısa sürede gitmelisiniz.

Safranbolu

Bozulmadan kalan nadir yerlerden biri herhalde Safranbolu. Buradaki görüntüleri görünce sanki hala herşeyin yıllar öncesinde olduğu …

azgezmis.com

Yorumlar

  • Yukarıda yazılanların bir çoğunu düzeltmek isterim ama sıkıntı.Turizm her açıdan kontrolsüz bir şekilde çevreyi kirletiyor.Bunların başında da kültürel kirlenme geliyor.Para kazanma sevdası uydurma bilgileri piyasaya sürüyor.Burada benim değinmek istediğim MENCİLİS mağarası hikayesi.Bu bir iki arkadaşın uydurmasından ibarettir.Orası BULAK mağarasıdır.BULAK,Türkçe suyun çıktığı yer,pınar demektir.Benim babam,anam dedelerim ve tüm Safranbolular burayı BULAK mağarası olarak bilir.Bu arkadaşlar oturup mağara kilise olarak adlandırmak için bu kelimeyi uydurmuşlardır.Kendilerince MEN adam,CİLİS kilise dir tabii uydur.Hıristiyanlık bu bölgede Türklerin gelişinden öncede etkin değildir.Hiçbir Safranbolu köyünde kilise kalıntısı yoktur.Hıristiyanlar Kıranköy,Yazıköyün bir kısmında oturmuşlardır.Şehir denilen bugün yanlı bir ifade ile eski çarşı denilen kısım tamamen Türklerle meskundur.Buradaki evlerde Türk evi dediğimiz ev tipindedir.Safranbolu Türkiye’de ki katıksız,Türkler tarafından kurulmuş üç Türk kentinden birisidir.

    • Zafer Bey biz ziyaret ettiğimizde kapısında bu şekilde yazıyordu, şu an için her iki isim de kullanılıyor gibi. Belediyenin sayfasında da her iki isim birden geçiyor.

  • safranbolu gerçekten cok güzel biryer. gürültüden ve park sorunundan uzak kalmak istiyorsanız konaklamak için bağlar semtini tercih edin. kuşcu konak, bağlar konak gibi. iyi tatiller

  • 2006 yılında Batı Karadeniz turu yaptığımızda gitmiştik.Mutlaka görülmesi gereken bir yer.Ama üzüldüğüm şey Safranboluya daha çok önem verilmesi gerekir.

  • Herkese merhaba,
    Safranbolu’yu 2 kez ziyaret ettim ve üzüldüm doğrusu. İnsanlar turizmin büyüsüne kapılıp, tarihi özelliği olan bir çok yeri ticarethaneye çevirmişler. Bu anlamda Safranbolu’yu merak eden arkadaşlarıma tavsiyem; sosyokültürel ve tarihi bakımdan hala bakirliğini koruyan ve Safranbolu’nun neredeyse tıpkısı bir yerleşim ve tipik osmanlı mimarisine sahip olan Bolu ilinin “Göynük” ilçesini ziyaret etmeleridir.

  • Gerçekten gezilmesi, görülmesi gereken bir yer diyebiliyorum. Su kemeriyle, insanda farklı duygular uyandıran mimarisiyle ve daha birçok doğal güzellikleriyle Safranbolu cezbediyor…

  • Çamlıca Konağını biliyorum, Özlem Hanımı ve ailesini tanırım, merkeze biraz uzak olsa da sıcak bir ortam..

  • Bir iki sene önce eşimle gitmiştik Safranbolu’ ya. Çamlıca Konağı diye bir evde kalmıştık. Aile çok sıcak ve iyiydi.
    Safranbolu mutlaka gezilmesi görülmesi gereken bir yer. Biz çok keyif almıştık. Mencilis (bulak) mağarasından çok etkilenmiştik.

Yorumunuz?