Küçükkuyu

10 Haziran 2009 · Zehra Arslan

Bir çoğumuzun bildiği gibi Kazdağları çok geniş bir alana yayılan dünyada oksijen oranının en yoğun olduğu ormanları barındıran bir bölge. Bu bölgenin bir çok yerinde doğanın tam ortasında olmak isterseniz çadır kurup kuş sesleri ile uyuyup, kuş sesleri ile uyanabilirsiniz. Baştan uyarayım bunu yaptığınızda şehire dönüşünüz bir işkence oluyor. Çabucak alıştığınız o sessizlik yerini pis havaya ve araba gürültülerine bırakınca geri dönmek ve sonsuza kadar doğada bir yerde özgür olmak istiyorsunuz. Anlatmaya çalışacağım bölge Mıhlı Çayı, Başdeğirmen, Sütüven Şelalesi ve Hasan Boğuldu Göleti civarı. Bu yerler Çanakkale, Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu kasabası civarında bulunuyor ve Istanbul’a yaklaşık 430 km.

İlk durak Sütüven Şelalesi, bu mekan kimse yokken tam bir cennet. Ormanın orta yerinden akan güzel bir şelale, cıvıl cıvıl kuş sesleri ve parıldayan güneşin altında orada olduğunuzu hayal edin. Buradan su boyunca yaklaşık 500 m yürüyerek Hasan Boğuldu Göleti’ne gelebilirsiniz. Gölete giden yol üzerinde köylüler ilginizi çekebilecek çeşitli doğal ürünler satıyorlar. Bu gölde bir aşk hikayesi var. Çok kısa özetlersek biri yerleşik hayat, diğeri oba hayatı süren ancak birbirini seven 2 gencin birleşemeden, bu suyun kenarında ölümle biten hazin hikayesi. O yüzden bu gölün adı bugün Hasan Boğuldu olarak geçer.

2020 yılında tekrar ziyaret ettiğim şelale tam bir hayal kırıklığı oldu. Her yer mangal dumanı ve insanlar bu güzelliği yaşamak yerine mangal dumanı ile savaşıyorlar. Milli Park anlayışından çok uzak ve kötü bir görüntü gördüm. 2009 yılında gittiğimizde görüntü böyle değildi. Sakin görmek isterseniz sabah çok erkenden gitmenizi öneririm. Yaz aylarında sabah 06:00’da park ziyarete açılıyor.

Şelaleye giderken iki farklı yol kullanabilirsiniz. Biri Zeytinli tarafından gideceğiniz yol. Bu yoldan gelirseniz şelalenin hemen yanına aracınızı park edebiliyorsunuz. Diğeri ise Kızılkeçili köyünden geçerek geleceğiniz yol. Bu yolu kullanırsanız arabanızla giriş kapısından içeri girip kısa bir mesafe yürüyerek şelaleye ulaşabilirsiniz. Ancak her iki yol da ayrı güzel bu nedenle görmenizi tavsiye ederim.

Kamp kurmak için gidilecek yer Başdeğirmen denen bölge, buraya tek giderseniz yol bitti deyip geri dönebilirsiniz. Ancak pes etmeyin yolun bittiği yerde aracınızı nehrin içine sokup karşı kıyıya geçin, zeytin ağaçlarının içindeki toprak zeminden devam edin. Bunun mükafatını çayın kenarına geldiğinizde alacaksınız. Çayın üzerinde tahta bir köprü ve sonrasında taşlıklı toprak bir yol devam ediyor.

Burada aracınızı bırakıp yürümenizi tavsiye ederim. Su boyunca tahta masalar, çayın üzerine inşa edilmiş küçük ahşap sundurmalar ve en sonunda buraya adını veren ancak bugün yıkılmış olan değirmeni göreceksiniz. Değirmenin hemen yanında yarım ay şeklinde güzel bir taş köprü hala tüm ihtişamı ile ve suya verdiği güzel yansımasıyla sizi kendine doğru çekecek. Köprü Roma mimarisi ile inşa edilmiştir, bugün terk edilmiş değirmen binası ise içinde güzel ışık oyunları olan ve fotoğraf çekmek için kullanabileceğiniz bir mekan.

 

Kamp alanına gelince burada elektrik beklentiniz olmasın tuvalet ise neredeyse yok denebilir. Bir tuvalet taşının etrafı duvarla çevrili. Akşam yemeği için yiyecekleriniz tamamen sizin yeteneğinize kalmış. Bunun için önce bir ateş yakılıp, sucuklar dilimlenir ağaçların dalları çakı ile inceltilerek şiş haline getirilir sucuklar bu şişe takılıp bir iki kere cozlatılıp önceden dere yatağına konmuş isteğe göre kola, bira veya rakı eşliğinde afiyetle yenir. Bu işlem bittikten sonra mekanın sahibi olan Hasanaki ve Mısırlı olduğu söylenen Ahmet gece programına başlar. Ahmet klarnet çalıp şarkı söyleyen bildiğimiz siyah bir vatandaşımız. Hasanaki ise burada yıllardır kamp işletmeciliği yapan hoş sohbet bir insan. Adının böyle olmasının bir hikayesi var. Yıllar önce deniz kenarında bulunan kamp alanına Rumlar gelirmiş ve bir şeyler isterken kendisine sürekli olarak Hasanaki derlermiş. Bu isim üzerine yapışmış, bugün biri deniz kenarında diğeri ormanın içinde olmak üzere 2 tane kamp alanının adı Hasanaki diye anılıyor. Işıksız ve medeniyetten uzak hiç bir yerde bulamayacağınız bir fasıl eşliğinde gece devam ediyor. Siz susup ara verdiğinizde kuşlar boşluğu dolduruyor.

Gece herkes çadırlarına çekilip ormanın sesizliği ve temiz havasında uyumaya çalışıyor. Hava çok temiz olduğu için uykunuzu alıp sabah erkenden uyanıyorsunuz. Çadırdan kafanızı çıkardığınızda gök yüzünde daireler çizerek uçan bir şahin görüyorsunuz, her yandan kuş cıvıltıları geliyor yan tarafınızdaki komşu çadır ateşi yakmış közde çay demliyor. Doğanın içindeki bu güzellik parayla pulla satın alınamayacak kadar değerli onun için keyfini çıkarmak gerek.

Çadırda kalamam ama ormanda olmak isterim derseniz buraya yakın çok şirin bir butik otel tavsiye edebilirim. İçeri girdiğinizde ortamın zerafetinden buraya kadın eli değdiğini anlacağınız bir mekan. Sadece 12 odası var. Sahibelerinden biriyle bir hayli sohbet ettik onlarda bundan sonra çevreyi tanıtmak amaçlı fotoğraf turları düzenlemeyi düşündüklerini anlattılar. Otelin adı Hera, yarım pansiyon fiyatı kahvaltı ve akşam yemeği dahil 60-70 tl arasında ama bu fiyatı aşağı çekmek elinizde. Telefonu : 0286 752 26 36. Bu fiyatlar 2009 yılına aittir. Fikir vermek amacıyla yazılmıştır.

Civarı gezmek için şoförü ile birlikte safari jeep kiralayabilirsiniz. Bunun fiyatı bir günlük bir tur için kişi başı 50 tl. Bu fiyata öğle yemeği ve rehberlik ücreti dahil olup 2009 yılının fiyatıdır.Sabah saat 10:00 da başlayıp sizi Kazdağı’da görülmesi gereken mekanlara götürüyor. Seçebileceğiniz birkaç farklı rota var. Detaylı bilgi almak için Kazdağı Tur’un sayfasını inceleyebilirsiniz.

Küçükkuyu

Bir çoğumuzun bildiği gibi Kazdağları çok geniş bir alana yayılan dünyada oksijen oranının en yoğun olduğu…

azgezmis.com

Yorumlar

  • Değerli deneyimlerinizi paylaşarak bizleri aydınlattığınız için çok teşekkür ederiz.

  • Ben çanakkalede altı yıl tayin dolayısıyle kaldım.Kazdaglarıyla ilgi yorumunuza katılıyorum.Gerçekten görülmesi gereken önemli , dogal güzellikleri olan bir bölgemiz Kazdagları.Çanakkalenin insanlarıda oldukça iyi , kültür seviyeleri yüksek,hoşgörülü , zararsız insanlardır.Onların arasında gönül rahatlıgıyla yaşayabiliriniz.O güzel insanlar, sıkıntılı anlarınızda size yardıma hep hazırdırlar. Bayramiçe yakın,Ayazma denilen bir mesire yeri var kazdağlarında.Gitmenizi görmenizi isterim.Hazır Çanakkaleye gitmişken, Ezine peynirinide almadan dönmeyin derim.Keçi sütü ve koyun sütü karışımıyle yapılan Ezine peyniri, damağınızda unutamıyacağınız tatlar bırakacaktır inanın .Türkiyenin özellikle güney ve güneybatısı yazın sıcakta yanarken,Çanakkalenin kordonboyunda yüzünüzü okşarcasına esen rüzgarının serinliginde gezmek, gerçekten size unutamayacağınız anlar yaşatacak inanın.Bogazda, donanma çay bahçesine oturupta Marmaraya, suyun üzerinden zıplaya zıplaya giden yunus balıklarını izleyerek çay içmenin keyfini anlatacak kelimeleri bulmak zor . Eşinizin, kızkardeşinizin, gündüz vede gecenin her saatinde hiçkimse tarafından rahatsız edilmeden, özgürce gezip dolaşıp kazasız belasız evine geldiği kaç il var Türkiyede Çanakkaleden başka. İşte Çanakkale ve Çanakkalenin güzel insanları bu.Gidip gezdiğiniz zaman bu tesbitlerimin ne kadar doğru olduğunu göreceksiniz. Ali Baran – Antalya

    • Ali bey,

      güzel katkınız için teşekkürler.

  • balıkesir-edremit kazdağları güzelliklerle dolu bir yerimiz kısacası çok harika yerler gezilmeye değer slm

Yorumunuz?