Hatay – Antakya

8 Ocak 2010 · Zehra Arslan

Suriye sınırına yakın olması ve günümüzde hala geçmişin izlerini taşıyor olması Antakya’ya değişik bir hava katıyor. Bu şehir 5000 yıllık eski bir tarihe sahip. Hala Suriye’nin imrenerek baktığı ve haritalarında kendi sınırları içerisinde gösterdikleri ancak 23 Temmuz 1939 tarihinden itibaren Türkiye sınırları içinde kalmış bir göz bebeği Hatay. Şehri ortadan ikiye ayıran Asi nehri bir gerdanlık gibi kıvrılarak şehri terk ediyor. Yolda yürürken adres sorduğunuz biri size arapça yol tarif ettiğinde bir anda nerede olduğunuzu şaşırıyorsunuz. Antakya’da kimler yokki Sünni, Alevi Türkler,Ortodoks-Katolik Araplar, Yahudiler, Kürtler, Maruniler, Ermeniler, Süryaniler, Afganlar, Çerkesler birlikte yaşıyor. Antakya’yı benim için en cazip kılan yan tıpkı Affan Mahallesindeki evler gibi kültürlerin iç içe girmişliği.

Affan Mahallesi Antakya’da bir fotoğrafçıyı en çok cezbedecek yer sanırım. Sokak araları bazen bir metre genişliğinde. Evler birbirine yapışık tıpkı içlerinde yaşayanların birbirlerine güvendiği gibi onlarda sırtlarını birleştirip bir olmuşlar. Kimisi kırmızı boyalı, kimisi mavi boyalı, kimisi sarı hepside içlerinde yaşanmış çok şey olduğunu eski yüzleri ile dışarıya yansıtıyorlar. Evler genelde iki katlı, avlulu ve avlu etrafında bir çok oda yer alıyor. Evlerin içlerinde yaşayan insanlar oldukça güler yüzlü sizi gördüklerinde hemen kapı önüne çıkıp sohbete başlıyorlar. Bu evlerin kirasıda 200 – 300 TL civarında. Hatay’da kiralar bir yıllık peşin alınıyor.

Mahallenin girişinde Affan Kahvehanesi var. Buraya kadın erkek rahatça girip oturabiliyor. Mahallenin tüm yaşlılarını burada bir arada görebilirsiniz. Kimi gazete okuyor, kimi sohbet ediyor, kimide tavla oynuyor yanlarına yaklaşıp fotoğraf için izin istediğinizde olumlu yanıt alıyorsunuz. Belliki yıllardır bu kahvehaneye gelip giden bir çok insana bu yaşlı bedenler modellik yapmışlar. Bu tatlı sohbetli insanlarla burada otururken Hatay’a özgü bir tatlı olan Haytalı’yı deneyebilirsiniz. Tatlının en altında irmik helvası, onun üzerinde dondurma ve gül suyu dökülerek servis ediliyor. Yerken verilen kaşıklar özel yapım, kahvehanenin işletmecisi bu kaşıkların artık çok nadir yapıldığını söylüyor. Affan Kahvehanesi’nde Türk Kahvesi isterseniz kahve fincan yerine çay bardağında geliyor. Kahveyi fincanda istediğimizde, fincanımız yok ancak siz yanınızda fincan getirirseniz verebiliriz dediler. Bu adet kıtlık yaşandığı dönemde kahvenin yasaklanması ile başlamış. Hal böyle olunca kahve içmek isteyenlere kahve çay bardağında verilir olmuş. O günlerde kahveyi fincanda içmek isteyenler kendi fincanlarını getirip gizlice içerlermiş. Bugün bu gelenek o kadar yerleşmişki Hatay’da kız istemeye gittiklerinde bile kahveler çay bardağında geliyormuş.

Antakya’da müslümanlar ile hıristiyanlar birbirlerinin adetleri ve göreneklerini kanıksamış olarak yaşıyorlar. Bir evde Ayşe teyze otururken yan evde Barbara teyze oturuyor. Dar sokak aralarında Protestan ve Katolik kiliseleri var. Hatta öyleki kilisenin kapısının 50 cm dibinde bir müslüman evinin giriş kapısı yer alıyor. Ayine katıldığınızda biraz şaşkınlık yaşıyorsunuz çünkü buradaki ayinler arapça yapılıyor. Buradaki bazı Hıristiyanlar arap olduğu için kilisedeki ilahiler arapça okunuyor. Hep müslümanlıkla bağdaştırdığımız arapçayı bu kez hıristiyan ayininde duymak bu sesi daha değişik algılamıza sebebiyet veriyor. Arada allah ve rab kelimelerininde geçtiği ayine bir Pazar sabahı Hatay’da olursanız Butros ve Bolos kilisesindeki katılmanızı öneririm kilisesi buradaki iyi durumda olan kiliselerden bir tanesi. Kurtuluş Caddesi üzerinde 1700 yıllarında Havra olarak kullanılmaya başlanmış ve günümüzde de hala Havra olarak kullanılan bir yapı var. Havra’nın yakınında dar sokak arasında ise bir Katolik Kilisesi yer alıyor. Bir diğer kilise Antakya’ya 2 km mesafede, kayaların içine oyularak yapılmış Reyhanlı yolu üzerindeki St. Pierre kilisesi. İsa’ya inanlara Hıristıyan adı ilk kez bu kilisede verilmiş. Buranın bir başka özelliğide dünyanın ilk kaya kilisesi kabul edilmesi. Kilise 1963 yılında haç yeri ilan edilmiş. Her yıl 29 Haziran’da bir çok kişi hacı olmak için burayı ziyaret eder.

Hatay kiliseleri ile olduğu kadar camileri ile de ünlüdür. Anadolu’nun ilk camisi olan Habib-i Neccar burada şehrin tam göbeğinde hala dimdik durmaktadır. Yapı ilk inşa edildiğinde Roma tapınağı olarak kullanılmış, Bizans dönemimde kilise ve 638 yılında Hz. Ömer döneminde camiye çevrilmiştir. Mimarisi 250 sene öncesine dayanır. Ancak bugün Roma ve Bizans dönemlerine ait yapılardan eser kalmamıştır. Antakya’nın ortasında bir çok sokaktan oluşan Uzun Çarşı güzel fotoğrafların çekilebileceği güzel bir mekan. Modern dükkanların yanı sıra eski binaların alt katlarında kundura tamircileri, terziler ve ortama küçük pencelerden ışıkların sızdığı, sarı tuğla renginin hakim olduğu dehlizler içinde imalat yapan kunduracılar göreceksiniz. Bu çarşıda hem alışveriş hem fotoğraf derken saatlerin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.

Harbiye ve Samandağ, Hatay’a yakın görülmesi gereken yerlerden. Samandağ tarafında Musa dağındaki meşhur Titus tünellerini gezebilirsiniz. Tüneller İmparator Vespasianus döneminde şehri basan sel sularını önlemek amacıyla kazılmaya başlanmış ancak imparatorun ömrü tünelleri bitirmeye yetmemiş, oğlu Titus devamını getirmiş. 1400 metre uzunluğunda olan tünellerin sonunda kaya mezarları bulunmaktadır. Bugün tüneller hala aynı isimle, Titus tünelleri olarak anılmakta. Tünellerden gelen sular eski liman Samandağ’a gönderilmekteymiş. Bugün bu sahiller hala çok güzel kışın burada havalar çok soğuk geçmediği için insanlar sahil kenarında yürüyüşler yapabiliyorlar. Yazın ise oldukça güzel bir plaj mekanı. Harbiye tarafına gitmek isterseniz burasıda şelaleri ile meşhur bir yer. Mitolojiye göre Daphne’ye aşkını ilan etmek isteyen Apollon onu kovalarken Daphne’de toprak ana Gaia’dan yardım ister ve oracıkda bir ağaca dönüşür gözyaşlarıda şelale olur. Yani bu mekan bugünki Harbiye şelaleridir. Bu mit doğrumudur bilinmez ama bugün bir çok insan bu yaşların aktığı yere gelerek piknik yapıp dinlenmekte.

Acıktığınız anda size gitmenizi önereceğim iki yer var biri Affan Mahallesi yakınında Sveyka Restaurant (tel: 0326 213 39 47), burası iç avlulu eski bir taş evken restore edilip restaurant haline getirilmiş şık bir yer. Diğeri ise tam Butros ve Bolos kiliesesinin karşısında Anadolu Restaurant burasıda oldukça şık bir yer. Sakın mekanları görünce gözünüz korkmasın fiyatlar oldukça normal. Buralarda geleneksel Sac Oruğu, İçli Köfte, Maklube, Yoğurt Aşı, Muhammara, Mumbar ve İrmik Tatlısı yemenizi tavsiye ederim. Sac obruğu hamur malzemenin içine konmuş kıyma ve tarçın ile birkaç baharatın sac üzerinde pişirilerelek servis edilmesinden ibaret lezzetli bir yemek. Bir tanesini dört kişi paylaşabilir. Anadolu Restaurant’da bulacağınız irmik tatlısı, içinde yine tarçının olduğu üzerine fıstıkların konduğu, kesinlikle ama kesinlikle dört kişilik bir tatlı bizim gibi yanılıp iki kişi yemeğe kalkmayın bitiremezsiniz.

Birazda alışveriş yapmak isterseniz Hatay’da defne sabunu kendinize ve başkalarına alınabilecek en güzel hediyeliklerden biri. Tamamen doğal yollarla yapılan bu sabun mis gibi kokusu ile size al beni diyecektir. İlginizi çekerse,Harbiye’de tarihi heykellerin taştan taklitleri yapılıp satılmakta. Ayrıca el işi ipek dokumalar, mozaik eşyalar alınabilecekler arasında.

Suriye-Türkiye arasındaki vizenin kaldırılması ile Hatay’dan 2 günlüğüne Halep veya Lazkiye’ye geçip dolaşabilirsiniz. Bu işi yapan taksiler var 2009 fiyatları hafta içi kişi başı 17 TL hafta sonu 25 TL. Bu fiyatlar tek yön için. Hafta sonu Suriye’yi görüp geleyim derseniz Hatay’dan gidiş size 50 TL’ye mal olacak. Bunun için 0536-876 77 79 Ahmet Asan, 0539-661 66 56 Abidin Asan ve 0537 924 57 28 nolu telefondan Mehmet Asan’ı arayabilirsiniz.

Konaklama seçeneklerinin başında beni takip edenlerin bileceği gibi yine öğretmen evi en baş sırada iki kişilik odanın geceliği kişi başı 30 TL. Fakat biraz daha lüks olsun diyenler Liwan ve Savon otellerinde konaklayabilirler. Otellerin ikiside birbirinden güzel atmosfere sahip. Liwan Otel’in ilk sahibi aynı zamanda Suriye’nin de ilk Cumhurbaşkanı olan Suphi Bereket. O dönemde ev olarak kullanılan bina günümüzde çok şık bir otel (tel :0326 215 77 77) haline dönüştürülmüş. Savon Otel ise Osmanlı döneminde inşa edilmiş olup uzun yıllar zeytinyağı ve sabun imalathanesi olarak kullanılmış bir mekan. O da bugün restore edilerek şık bir otel haline getirilmiş. Araç kiralamak için Selimgül firması ile görüşebilirsiniz (tel 0326 221 65 11 veya 0532 666 62 99).

Hatay – Antakya

Suriye sınırına yakın olması ve günümüzde hala geçmişin izlerini taşıyor olması Antakya’ya değişik bir hava katıyor….

azgezmis.com

Yorumlar

  • suriye için pasaportun kaç ay süreli olması gerekiyor

    • Serkan bey,

      tüm yurt dışı çıkışlarınızda en az 6 ay geçerli pasaportunuzun olması gerekiyor. Süresi bitmek üzere olan pasaportla sorun yaşayabilirsiniz.

  • Zehra hanım yeniden merhaba.
    Biz 5 kişi üç günlük bir gezi planı ile Adana, Antakya, Antep turu yaptık ve her bir ilin sorumluluğunu bir katılımcı üstlendi. Antakya benim bahtıma düşmüştü. Ne var ki bu gezi bittikten 5 gün sonra yazınızı okuyabildik. Keşke bahtım açık olsaydı da yetişebilseydim.
    Bu arada söylemden geçemeyeceğim Gaziantep’i gezerken sizin yazınız çok yardımcı oldu. Teşekkürü bir borç biliyorum.
    Antakya’dan bahsederken Payas’taki Sokullu Mehmet Paşa kervansarayından bahsetmemişsiniz. Sanırım ziyaret etme imkanınız olmadı?
    Tekrar teşekkürler.

    • Harun bey,

      Hızlı bir gezi yapmışsınız, Gaziantep’de yazımın size yardımcı olmasına sevindim. Antakya’da çok yağmurlu bir hafta sonu geçirdiğimiz için yazdıklarım kafamızı dışarı çıkarabildiğimiz nadir zamanlara ait.

  • ağzınıza sağlık zehra hanım.çok güzel olmuş.hatay-antakya ilgimizi çeken bir yer.kaç gün kaldınız.yada kaç gün ayırmamız gerekiyor.cuma çıkıp pazar dönsek bu dediğiniz yerleri görebilirmiyiz.

    • Merhaba Gamze ve Korhan,

      Bizim gibi Cuma gecesi gidip Pazar dönerseniz biraz sıkıştırılmış bir programla buraları görebilirsiniz. Ama tavsiyem en az 3-4 günlük bir plan yapmanız.

Yorumunuz?