Gölyazı

3 Ağustos 2008 · Zehra Arslan

Bursa Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı’ya nasıl gidilir ile başlayalım. Yalova iskelesinden Bursa istikametine doğru gidip, buradan İzmir yoluna dönmeniz gerekiyor. Uluabat gölünü gördükten 4-5 km sonra Gölyazı tabelasını göreceksiniz, bu yola girdiğinizde iki tarafı zeytin ağaçları ile çevrilmiş bir alanda 10-15 dakika gittikten sonra Gölyazı’ya ulaşıyorsunuz.

Bu güzel yarımadanın girişinde solda sizi 12. yy dan kalma küçük bir kilise karşılıyor. Burada 10 dakika durup bir, iki kare fotoğraf çekebilirsiniz. Kilisenin yıkıntılarının tepesine bir leylek ailesi yuva yapmış durumda, eğer evdelerse size güzel pozlar veriyorlar. Hemen kilisenin arka tarafında göreceğiniz mezarlığın içine girerek tepeye mutlaka tırmanmanızı tavsiye ederim, merak etmeyin çıkmak çok zor değil. Burası Gölyazı’yı yukarıdan görüp fotoğraflamak isteyeceğiniz hoş bir tepe. Hele bir de tele objektifiniz varsa göl kıyısındaki evleri, sandalları ve suyun içindeki ağaçları güzel bir açıdan fotoğraflayabilirsiniz.

Antik çağda Uluabat Gölü Apolyont Gölü olarak anılıyordu. Işık tanrısı Apolyon, gölün içindeki adaların ve kentin koruyucusu kabul edilirdi. Apolyon’a adanmış bir tapınağın kalıntılarını bugün hala Uluabat Gölü içindeki yedi adadan birinde görmek mümkün. Bu adaya balıkçıların kayıkları ile gidebilirsiniz.

Yine antik çağ mitolojisine göre bugünkü Apolyont Gölü’nün olduğu alanda Apollonya Krallığı’nın olduğu ve Mustafakemalpaşa’da da Melde Krallığı’nın olduğu rivayet edilir. Melde Kralının oğluna Apollonya Kralının kızını isterler; ancak kral kızını vermez ve bir tepenin üzerine saray inşa ettirerek kızını burada saklar. Buna çok kızan Melde Kralı bugünkü Mustafakemalpaşa Çayı’nın yönünü Apollonya kentine çevirerek kenti olduğu gibi sular altında bırakır. Sarayın olduğu tepenin alt kısımları suyla kaplanır ve bugünkü Uluabat Gölü oluşur.

Buraya her gittiğimde kendimi başka bir alemde hissediyorum. Pelikanlar kış başlangıcında sokaklarda yürüyorlar. Alışık olmadığım bir durum olduğu için bana oldukça keyif veriyor. Bahar aylarında pelikanın yanı sıra çok fazla leylek görüp fotoğraflama imkanına da sahipsiniz. Yoğun bir hava trafiği olan leylekler gagalarında bir parça çalı çırpı ile bir sağa bir sola uçuyorlar. Fotoğraf çekmek için size Gölyazı’yı karaya bağlayan köprünün üzerini tavsiye ederim. Leylekler buradan çok sık geçiyorlar.

Sabaha karşı Gölyazı’da olup gün doğumu fotoğrafları çekerken, erken saatte balığa çıkanları da fotoğraflama imkanını yakalarsınız. Gölün içine girmiş ağaçların yansımaları sabahın ilk ışıkları ile gölün üzerine düşmekte, üstelik buna bir de gölde balığa çıkanların yansımaları eklenince müthiş bir kızıllık içinde kendinizi masalsı bir alemde kaybedip gidiyorsunuz. Orada bu fotoğrafları çekerken ne dert ne de tasa kalıyor insanda, beyniniz tamamen sabahın sessizliğine, güneşin doğuşuna ve yansımalara odaklanıyor.

Burada en önemli iki geçim kaynağı balıkçılık ve zeytincilik. Fakat ilginç olan nokta; balık tutmaya eşlerin birlikte çıkması. Alışık olmadığımız bir şekilde, kadınlar her gün sabaha karşı eşleriyle birlikte balığa çıkıyor. Hayatı paylaşmak için güzel bir hareket, ne dersiniz! Her ailenin küçük bir motorlu kayığı var. Bunlarla sabahları açılıp önce büyük balıklar için kerevit yakalıyorlar, sonra büyük balık avına çıkıyorlar. Kerevit için kıyıya yakın yerlerde balıkçılar ağ atarken güzel fotoğraflar çekebilirisiniz. Gölde 12 farklı çeşit balık var; ama en çok sazan ve turna avlanıyor. Balıklar tutulduktan sonra her gün öğle saatlerinde mezat yapılıyor. Genelde mezatta Bursa’dan ve yakın çevreden gelen restoran sahipleri bulunuyor; ancak siz de isterseniz fiyat verip balık alabiliyorsunuz. Fiyatlar da tahmin edemeyeceğiniz kadar ucuz. Bir arkadaşım, bir leğen dolusu balığı 20 TL ye almıştı (2007).

Öğlen olduğunda Ağlayan Çınar dedikleri ağacın gölgesinde gölü seyrederek balık yiyebileceğiniz güzel bir yer var. Fiyatlar oldukça makul. Yemek sonrası Gölyazı’nın ara sokaklarına girip yerel halk ile sohbet edip, onların fotoğraflarını çekebilirisiniz. Ancak en çok duyacağınız şikayet; hep fotoğraflarının çekilip, hiç kendilerine gönderilmediği yönünde olacak. Adreslerini alıp, fotoğraflarını yollayanları da hiç unutmadan “bir keresinde Istanbul’dan şu kişi gelip çektiklerini bize yollamıştı” diyorlar.

Gölyazı’dan ayrılmadan önce meydandaki kahvehanede oturup çayınızı içerken, meydan fırınından taze ekmeğin arasına peyniri katık edip yiyebilirsiniz. Ya da meydandaki satıcıdan gözleme alabilirsiniz. Emin olun, yörenin yaşlıları sizi yalnız bırakmayıp, yanınıza sokulup bir kaç soru ile hemen sohbete başlayacaklar. Hatta bazıları bir kaç saat portrelerini çekmeniz için sıkılmadan size poz vereceklerdir.

Gölyazı’daki değişim

Yolumuz geçenlerde (2017 Ağustos) Gölyazı’dan geçti. Daha doğrusu yakındayken bir uğrayıp bakalım, değişen bir şeyler var mı, bir de çay içeriz dedik ve uğradık. Oldukça fazla değişim gözledik. Kalabalık çok artmış, altyapı çalışmaları son hızla sürüyor. Yerl halk bu çalışmalardan bıkmış, usanmış. Nilüfer Belediyesi burayı bir turizm merkezi haline getirmek için çalışıyor. Gölge bir çok garip tekne turistleri dolaştırıyor. Hediyelik eşya satan irili ufaklı bir çok dükkan açılmış. Önceleri konaklama ve yemek için pek seçeneğiniz bulunmayan mahalle; şimdi bir çok butik mekana ev sahipliği yapıyor.

Gölyazı

Bursa Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı’ya nasıl gidilir ile başlayalım. Yalova iskelesinden Bursa istikametine doğru gidip, buradan…

azgezmis.com

Yorumlar

  • Merhaba, harika bir yazı olmuş.
    Bugün oradaydım. İstediğim ışığı yakalayamadım. Ama şimdi Nilüfer’de bir arkadaşta kalıyorum, sabah gün doğmadan orada alacağım soluğu.
    Bugün 2 yaşlı kadınla sohbet ettik. “Çok gelen var, ne anlıyorsunuz fotograf çekmekten, bildiğin köy” diyorlar. İzinsiz çekenlerden bunalmışlar. Denemedim bile ama gerçekten fotojeniklerdi. Anlayacağınız, burası da değişim geçirmenin ve özünü kaybetmenin eşiğine gelmiş gibi geldi bana. Umarım negatif bir değişim olmaz. Ticaret yapanlar memnun, ama hizuru kaçanlar da var.
    Sevgiler saygılar.

    • Tolga Bey o konuda haklısınız, biz eskiden çok giderdik; ama son yıllarda pek gitmiyoruz. Gün doğumu güzel oluyor, umarım güzel fotoğraflarla dönersiniz..

  • Bir dostumun tavsiyesi üzere gideceğim yol güzergahında da olunca gezip görmek istedim. Güzel bir belde. Sağlık ocağı önündeki “ağlayan çinar” beni büyülemişti. Yarım ada görünümündeki bir yer de harika. gezip görmeye değer bir yer.

  • yazılarınızı severek ve zevkle takip ediyorum…herne kadar bedenen size katılamasamda ruhen sizlerle gezmekteyim…teşekkür ederim…

    • Bizi okuyor olmanız bizim için oldukça güzel bir katılım

  • selamlar
    İzmirde bir fotoğraf derneğinin gezilerini düzenliyorum.derneğimizin adı EFSA.Nisan 1 de orada olmayı düşünüyoruz.etkinlik fotoğrafı olarak sizin bir karenizide facebookda kullandım.(müsadenize sığınarak) sizlerde fotoğrafla ilgilenen biri olarak bizim topluluğa neler önerirsiniz bu yazılanlar dışında fotoğraf en iyi nerelerden hangi saatlerde çıkar.birde kalabalık bir grup gideceğimiz için kahvaltı ve öğle yemeği için neler önerirsiniz.nerelere gidelim.arkadaşlar öğle balık yemek istiyorlar isim verebileceğiniz bir yer varmı.
    şimdiden teşekkürler.

    • Bilgehan bey,
      mail adresinize bilgi gönderiyoruz.

  • Ananem Ve Babanem Bu Köydeler Uğranabilecek Belki de En Güzel Yer. Bir iki saatte adayı karış karış gezebilir, sonra gün batımını açık havada çay içerek izleyebilirsiniz. Çok güzel bir balıkçı köyü Gölyazı, kıyıya bir köprü ile bağlı durumda, ayrıca tam koy meydanında 450 yıllık olduğu söylenen bir çınar ağacı var.

    Koy meydanında yakalanan balıklar içinde bir hal var,yakalanan bütün balıklar buraya getirilip, burda satılıyor,çeşit çeşit balıklar var.
    Sahil kesiminin etrafı komple kayıklar ile çevrili… Burası Göle (Apolyont) de ismini veren antik çağın Apollonia kenti üzerine kurulmuş. Apollonia kenti, Miletus’un bir kolonisi olarak M.Ö. 7. yy.da kurulmuş. Hellenistik dönemde Bithynia Krallığı’nın bir parçası olan bu kent, özellikle Roma döneminde zengin doğal kaynakları sayesinde zenginleşiyor. Bizans döneminde de önemini koruyan kent, Osmanlılar tarafından ilk fethedilen yerlerden bir tanesi. Burada kazı çalışmaları yapılmadı henüz. Ama sevgili arkadaşlarım Ali ve Serdar buradaki antik mimari kalıntıların ve Osmanlı evlerinin detaylı kayıtlarını tutmaya başladılar. DTCF’de bu sene bildirileri sırasında sundukları bilgisayar çizimleri beni o kadar etkiledi ki buraya gitmeden edemedim… Teşekkürler arkadaşlar, umarım en kısa zamanda yayınlarsınız çalışmanızı…

    Yarımadaya yaklaşırken antik bir yolun kalıntısı ve etrafında mezarlar görülüyor. Gölyazı’nın kurulduğu yer bir yarımada ve ona köprüyle bağlanan bir ada. Asıl eski yapılar adanın üzerinde. Ama yarımada’da da bu 19.yy. kilisesi dikkatimizi çeker. Kilise’nin içinde devşirilerek kullanılmış güzel bir Roma dönemi sunağı bulunmakta. Gölyazı’nın çevresindeki diğer adalarda da kalıntılar var. Bunlardan bir tanesinde büyük bir tapınak bulunmaktaydı. Bunun üzerine Bizans dönemi başlarında Konstantinus ve Helena Kilisesi kurulmuş. Konstantinus’un (İstanbul’u başkent yapan imparator) annesi Helena’nın ailesi zaten bu civarlardan, Drepenum Köyündendi ve Konstantinus çocukluğunu burada geçirmişti. Okuduğunuz için Teşekkür Ederim Ben Bursalıyım ZEHRA ARSLAN SİZEDE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM GİTMİŞ GİBİ OLUYORUM …

    • Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler.

  • Bursamızın her köşesi bir cennet yeter ki yaşamasını bilelim var olan güzelliklerin farkına varıp onlara sahip çıkalım.
    Sitenizi ilk defa gördüm gerçekten kaliteli ,ursa Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı’dışında farklı ilçelerden farklı köylerin de gün yüzüne çıkartılmasını dilerim.Bursa eşsiz bir cennet ama farkında değiliz.

    • Güzel sözleriniz için teşekkürler. Yavaş gördüğümüz her yeri burada yazıp gönüllü olarak tanıtmaya çalışıyoruz. Her yeri bir anda görmemiz mümkün olmuyor malesef. Birde bu işin ağır bir maddi yönü var. Umarım Bursa’nın diğer güzel yerlerinide görüp tanıtırız.

  • Çok sevdiğim köy , Beldeyken ilk doktorlarından biriydim .
    Hala özlem duymaktayım …
    Çinaraltı kahvehnemiz , Bayram amcanın çayı , kereviti , sazanı , balık çorbasını burda öğrendim . Sandal sefasını da …
    Görmeyenlere şiddetle tavsiyemdir , görmeleri ,gezmeleri , tatmaları !

  • web sayfanızda zevkle gezindim,güzel zaman geçirdim,daha çok yerler gezmeniz dileğimle,sevgiler.

    • Osman bey,
      güzel dileğiniz için teşekkür ederim. Birlikte gezelim köşemizde gideceğimiz yerleri duyuruyoruz eğer isterseniz zaman zaman sizde bize katılabilirsiniz.

Yorumunuz?