El Castillo’ya bir öpücük

18 Ekim 2011 · Tülay Filiz

Konuk yazarımız Tülay Filiz hayallerini süsleyen Meksika’nın Cancun bölgesine yaptığı seyahati anlatıyor.

Kon Tiki’yi okuduğumda kaç yaşındaydım hatırlamıyorum ama Norveçli antropolog Thor Heyerdahl’ın geçmişin gizlerini çözmeye yönelik Polinezya yolculuğu bende derin izler bıraktı. Bir antropolog olup eski medeniyetlere, bilinmeyene yolculuk yapmak hayatımın en büyük ideali haline geldi. Bu yöndeki düşüncelerim ve hayallerim giderek yoğunlaşarak kendilerine bir hedef de buldular; Mayalar ve onların henüz sırları çözülmemiş tapınağı El Castillo – diğer adlarıyla Chichen Itza ya da Temple of Kukulkan.

Türk düşmanı bir Amerikalı profesör yüzünden üniversiteyi kısa sürede bırakıp antropolog olmaktan vazgeçince, Mayalar ve Meksika uzak bir hayal oldu.

Ama insan hayallerinin peşine düşer ve gerekli çabayı gösterirse, imkansız diye bir şey kalmıyor. Antropolog olup dünyayı gezemeyeceksem ben de bir seyahat acentası kurar öyle gezerim dedim ve öyle de oldu.

Tüm özellikleri ile çok sevdiğim ülke Meksika’ya ilk yolculuğumu acentayı açar açmaz yaptım. Acapulco’da Dünya Seyahat Acentaları Birliği kongresi vardı, eşimle ona katılarak Acapulco ve Mexico City’yi gezdik. Mayalara dilediğimce yaklaşamamıştım ama Meksika’da olmak da yeterince büyük mutluluktu benim için. Çünkü tekrar geleceğimi biliyordum; fazlasıyla istekli ve kararlıyıdım…

İlk seyahatimden 11 yıl sonra yine bir kongre beni Meksika’ya götürdü. Bu kez Cancun’a, Mayaların ve El Castillo’nun çok yakınına…

Cancun, dünya üzerindeki turizm merkezlerinin en güzellerinden biri, benim gördüklerim içinde en güzeli diyebilirim. Karayip denizinin renkleri, olağanüstü güzellik ve zenginlikteki faunası, 24 saat canlı eğlence hayatı ve çok lüks otelleri ile Cancun, her türlü beklentiye cevap verebilecek bir turizm merkezi.

Kongre süresince gece, gündüz davetler, gösterilerle geçen günlerin sonunda sıra; dünyayı gezip görmeme yol açan, bir anlamda yaşantıma yön veren El Castillo’yu görmeye gelmişti.

Cancun’dan bindiğimiz otobüs Maya köylerinin arasından ve uçsuz bucaksız tropik ormanların içinden geçerek beni Chichen Itza’ya ulaştırdı. Hala bu bölgede yaşamlarını sürdüren Mayaların arasındaydım ve en ilginçi, eşimle ikimize bölgeyi tanıtan rehberimiz gerçek bir Maya idi. Gittiğimiz yerlerin Maya dilindeki adlarını da tekrarlıyor ve bize öğretmeye çalışıyordu.

Chichen Itza’da kalacağımız otel arkeolojik alanın içindeki tek yerleşimdi ve otele girdiğimizde artık El Castillo’nun bana 5 dakikalık bir yürüme mesafesi kadar yakın olduğunu düşünmek büyük heyecan veriyordu. Eşyalarımızı bırakıp dev tropik bitkiler arasından yürüyerek El Castillo’nun bulunduğu açık alana ulaştık ve işte orada karşımda idi…

Duyduğum heyecan ve mutlulukla birlikte düşündüğüm tek şey, her insanın hayalinin gerçekleşmesi isteği oldu.Yanına gidip, taşlarına dokunduğumda, uzanıp da El Castillo’ya bir öpücük vermek artık karşı konulamaz bir istekti. Tropik iklimin o buğulu sıcağında, günün son ışıklarına kadar sürdürdüğümüz bu ilk günkü gezinin keyifli yorgunluğunu, vahşi bir ormanın içindeki doğal bir gölü andıran yüzme havuzunda atarken, havuz kenarında çalan grubun coşkulu Meksika şarkılarını dinlemek, akşam yemeği sırasında folklorik dans gösterilerini izlemek, gecenin son sürprizinin heyecanını azaltmadı.

El Castillo’nun önünde hazırlanan alanda ses ve ışık gösterisi izleyecektik. Otel müşterilerinden oluşan 10 kişilik grubumuz dışında hiç kimsenin girişine izin verilmeyen alana, yollardaki küçük ışıkları izleyerek vardık ve çimenlerin üzerine oturarak El Castillo’nun duvarlarına yansıyan ışıklar ve büyüleyici müzik eşliğinde Mayaların tarihini dinledik.

Gösteri bitip ışıklar söndüğünde sadece El Castillo’nun silueti, milyarlarca yıldız ve ormanın sesi vardı. İnsanın böyle bir mutluluğu ve heyecanı yaşaması, gerçekten hayattan bekleyebileceği en büyük armağan. Pencerelerinde cam yerine sadece teller olan ve tepedeki pervane ile serinletilen odamızda, gece boyunca hiç tanımadığımız sesler bize eşlik etti. O uçsuz bucaksız ormanın kendine özgü seslerini asla unutmayacağım.

El Castillo’ya bir öpücük

Konuk yazarımız Tülay Filiz hayallerini süsleyen Meksika’nın Cancun bölgesine yaptığı seyahati anlatıyor. Kon Tiki’yi okuduğumda kaç…

azgezmis.com

Yorumunuz?