Brugge

26 Kasım 2010 · Zehra Arslan

Brüksel’den günü birlik rahatça Brugge’a gelip geri dönebilirsiniz. Ancak bu güzel şehir bir günde bitecek gibi değil. Bir gece burada kalmak ve bu ortaçağ kentini tam olarak sindirmek belkide en doğrusu. Brugge’da hakim olan dil Flemenkce, halkın büyük çoğunluğu Hollandaca konuşuyor. İkinci konuşulan dil ise Almanca, burada hiç Fransızca duyamazsınız.

Brüksel merkez tren istasyonundan gidiş dönüş 27,60 € ödeyerek 1,5 saatte Brugge’a ulaşabilirsiniz. Brüksel’den her yarım saatte bir tren kalkıyor. Trenden indiğinizde istasyondan 0,50 cent vererek bir harita almayı ihmal etmeyin. Yönünüzü bulup görmek istediğiniz yerlere kolayca gitmenizi ve akşamda istasyona geri gelmenizi bu harita sağlayacak. Haritanın üzerinde 1’den 46’ı ya kadar rakamlarla görülecek yerler yazılıp haklarında kısa açıklamalar yer alıyor. İstasyondan yürüyerek tüm Brugge’u gezip yine yürüyerek geri dönebilirsiniz. Tabiki bunun için yürüyüşü sevip dayanıklı olmanız gerekiyor. Yürümeye pek dayanıklı değilseniz istasyon ile merkez arasında her 10 dakikada bir gidip gelen toplu taşıma araçlarını kullanabilirsiniz.

En çok ziyaret edilen mekan Le Grand Place veya Market Place. Bu meydandaki binaların yapım yıllları genelde 1500 ile başlıyor. Bu meydana yürüyüp gelirken karşınıza bir birinden güzel yapılar ve görüntüler çıkacak. Yer yer kanalların kestiği şehir köprülerle birbirine bağlanıyor. Kanalların içindeki küçük teknelerle kişi başı 5 € vererek gezinti yapabilirsiniz. Ancak şehre baharda veya sonbaharda geliyorsanız yağmura yakalanma oranınız yüksek bu nedenle yanınızda şemsiye getirmeniz doğru olur. Bana sorarsanız Brugge her mevsimde çok güzel bir şehir. İçinde dolaşırken kendinizi gerçekten Ortaçağ’da bir zamanda dolaşıyor gibi hissedeksiniz. Hiç bir şekilde değişime veya bozulmaya uğramamış. Avrupa’da görülecek yerler listenizde mutlaka yer alması gerekir diye düşünüyorum.

Meydanda ziyaret edeceğiniz bir çok yapı var hepsine bakmanız bir kaç saatinizi alabilir. Bu yapılardan birisi hemen dikkatinizi çekecek gotik tarzda inşa edilmiş kutsal kan kilisesi. Kilise daha dışından sizi içine doğru çekiyor. İçeri girdiğinizde dönerek merdivenlerden yukarı çıkıyorsunuz ve yüksekçe bir yerde elinde uzun bir cam fanus ile oturan bir din görevlisi görüyorsunuz. Aşağıda bekleyen insanlar sırayla gelip bu fanusa dokunuyor, bazıları dokununca adeta kendinden geçiyor. Fanusun içinde İsa’nın kanının olduğuna inanılıyor. İnsanlar fanusa dokunmak için kiliseye bağışda bulunuyorlar. Ortaçağda ki kilise sömürüsünün hala bitmediğini gösteren bu hareket hiç hoşuma gitmiyor ve kiliseden ayrılıyorum. Ancak bu etkileyici yapıyı görmenizde yarar olduğunu düşünüyorum.

Şehrin tenha sayılabilecek bir köşesinde alışılmışın dışında inşa edilmiş Kudüs Kilisesi, oktagonal kulesi ile dikkat çekici. Gotik tarzda inşa edilmiş olan bu kilisenin içinde mermerden yapılmış bir mezar bulunuyor. Bir de küçük bir şapel yer alıyor şapelin içinde İsa’nın ölmüş bedenini tasvir eden bir heykel var. Kiliseye girmek için küçük bir ödeme yapıyorsunuz bu ödemenin karşılığında Lace Müzesi ve kiliseyi inşa etmiş olan Adornes kardeşlerin konağınıda gezebiliyorsunuz.

Ortaçağ’dan günümüze adeta hiç bozulmadan gelebilmeyi başarmış olan bu şehrin içinde bir de Ortaçağ hastanesi var. St. John hastanesini 8 € ödeyerek gezebilirsiniz. Pazartesi günleri hariç diğer günler 09:30 ile 17:00 arasında ziyarete açık. Bu hastane Avrupa’da bilinen en eski hastane olma özelliğini taşıyor. 1978 yılına kadar da hastane olarak kullanılmış. Binanın eskiliği bulunan bir evrağın üzerindeki tarihle de ispatlanıyor bu tarih 1188.

Belçika’da ve tabi Brugge’da da en çok göreceğiniz şey çikolata dükkanları olacak. Hal böyle olunca birde çikolata müzesi oluşturmuşlar. Eminim çikolata severler kakaonun çikolataya dönüşmesi sürecini büyük bir keyifle seyretmek isteyeceklerdir. Çikolata yapılan yerde sonuna kadar izlerseniz bitiminde sizede ikram ediyorlar. Bu müzeye giriş kişi başı 6 €. Adresi Winjnzakstraat no: 2

Belçika’da bir başka meşhur yiyecek patates kızartması tabi ki bunun da bir müzesi var. Müze dünyadaki tek patates kızartma müzesi. Burada patatesin Güney Amerika’dan nasıl buralara geldiğinin hikayesini öğrenip kraliyet ailesine kızartma yapan kişinin kızartmış olduğu patatesleri yiyeceksiniz. Kızartma müzesi Vlamingstraat üzerinde bunu istasyondan alacağınız Brugge haritasında rahatlıkla bulabilirsiniz.

Brugge bir kale şehir ancak şehrin içinde dolaşırken bunu fark etmiyorsunuz kalabalık bölgenin biraz dışına çıktığınızda kalenin ve tabi şehrin eski giriş kapılarını görüyorsunuz. Bu kapılardan Kruisvest Caddesi üzerinde olanının yanıbaşında eski yel değirmenleri karşınıza çıkacak. Ancak merkezden bunları görmek için yaklaşık 15 dakika yürümeniz gerekiyor. Yeşil tepelerin üzerinde bulunan değirmenler ise güzel bulutlu bir havada tam bir fotoğraf malzemesi.

Brugge için Kuzeyin Venedik‘i deniyor ama bana sorarsanız Venedik’den çok daha farklı ve kendine özgü bir görüntüsü var. Yürümek istemiyorsanız şehri faytonlarla veya bütün turistlerin içine doluştuğu minibüslerle 45 dakikasına 12 € ödeyerek gezebilirsiniz. Sanırım topluca gezmekden keyif almadığım bir önceki cümlemden anlaşıldı. Bana göre bir şehir en iyi yürüyerek gezilir ve öğrenilir. Yürürken gözünüze bir çok detay takılıyor. Yazının en başında da dediğim gibi bu şehri iyice sindirmek istiyorsanız bir gece burada kalmak en akıllıca iş. Bunun için size önereceğim çok güzel bir adres var. Ancak oda sayıları çok az olduğu için erken rezervasyon yapmanız gerekiyor. Burası hostel olmasına rağmen pırıl pırıl. Odalarda sadece lavabo var tuvalet ve banyo ortak kullanımda. Bir gece için Hotel Keizershof’a ödeyeceğiniz bedel tek kişi 25 € çift kişi 44 € bu fiyatlara kahvaltı da dahil. Avrupa için bu iyi bir fiyat, hem de oldukça temiz bir yer.

Brugge

Brüksel’den günü birlik rahatça Brugge’a gelip geri dönebilirsiniz. Ancak bu güzel şehir bir günde bitecek gibi…

azgezmis.com

Yorumlar

  • Merhaba, bu otelde banyo/wc kullanımı ortak alanda mıydı, hatırlıyor musunuz acaba ?

    • Merhaba Turhan Bey, hayır ortak kullanım değil odanın içinde. Burası sevimli bir butik otel.

  • Suanda brugge’dayim, 3 gun daha burada kalacagim soyle internetten arastirmak icin baktim, yazini cok begendim brugge’i daha gezmedim henuz dun gece geldim ama ortacagdan doneminden kaldiklari evlerinden belli cok guzel gorunuyor, daha yeni yeni kesfedecegim

    • Memduh Bey,
      umarım soğuk değildir ve doyasıya gezersiniz.İyi tatiller.

  • şehir merkezinde önerebileceğiniz ucuz temiz güzel bir otel var mı?ilk yurt dışı gezimi brugge ye yapmayı düşünüyorum :)

    • Cem Bey,
      Mail adresini vereceğim Keizershof Otelini çok beğenmiştik ama adresini buradan alan bir arkadaşımız kendilerinin geri dönmediğini bildirdi. Bir de siz deneyin info@hotelkeizershof.be

  • Yazınız çok güzel tebrikler.Haftaya ben de gideceğim de HOTEL KEİSERSHOF a baktım sadece mail ile rezervasyon yapıyorlar galiba.Bildiğiniz başka bir yol var mı? Tşk.

    • Merhaba Oğuz Bey,
      otel rezervasyonu için internetten başka oteller araştırabilirsiniz ama fiyatları bu kadar uygun değil. Bir de burası gerçekten çok özel bir yer bizzat gördüğüm için rahatça önerebilirim. Mail atarsanız cevap gelecektir denemelisiniz.

    • Teşekkürler.Otel kapatmış bu arada :)

    • Oğuz Bey,
      otelin kapandığı kesin bilgi mi? Öyle ise biz de sayfadan kaldıralım.

  • Brugge’ün en güzel yürünerek keşfedileceğine kesinlikle katılıyorum.İnsan zaman duygusunu yitiriyor sanki ortaçağda yaşıyormuş hissine kapılıyorsunuz. İnsana huzur veren bir kent. Gittiğimde orada yaşamak istemiştim. Sessiz, sakin, dantel gibi masalsı evler. Bu şirin kenti görmenizi tavsiye ederim.

Yorumunuz?